Mayıs 2011
acıkmak adet agroekoloji Aksesuar ANA YEMEKLER anadolu anadoluyu vermeyeceğiz ankara Anne-Çocuk Aplike artemis aşı aybaşı bakım banyo keseleri Banyo Lifleri barış baş örtüsü oyaları besin Beslenme bilim teknoloji bisiklet blog halleri boncuk oyaları Boncuk Oyası Örnekleri boncuklu oyalar Brezilya Nakışı buğday derneği Cilt bakımı cilt-kremi cilt-maskeleri Çocuk çocuk halleri ÇORBALAR çubuklu dağ dantel dantel havlu kenarı dantel modelleri dantel örnekleri dantel örnekleri yeni dantel örtüler danteller dekorasyon deniz deniz süngeri deodorant deri işi deri işlemeler deri işlemeli örtü deri örtü deri örtüler dikis Dikiş diyet Diyet zayıflama dkk dogal-destekler doğa doğal doğum doyma Duyuru dünyayı kurtaran kadınlar egzersiz eğitim ekoloji ekolojik termoplastik elastomer El bakımı El-ayak bakımı Ender Saraç doğal destek Estetik etamin evlilik fiskos fiskos dantelleri gelin Genel Sağlık Giyim-kuşam Gözaltı torbaları Güzellik HABERLER hamur hareket Havlu Havlu Kenarı Örnekleri hayat halleri hayıt hazırlık HPV HÜNERLOPEDİ içecek kadın kadın hakları kadın halleri Kadın Sağlığı kadin kahvaltı kanama kanavice kanser kap Kenar Dantelleri Kırışıklıklar kibele kilo vermek kiraz koltuk Kozmetik ürünler Kremler kulplu KURABİYELER kurdela kurdela nakisi kurdela oyaları Kurdela oyası örnekleri Kurdele Nakışı kurdele oyaları lif lif modelleri lif örgüleri Lif örneği lif örnekleri Makyaj manikür masa danteli örnekleri masa dantelleri masa örtüsü masal halleri medusa meluna menstrüasyon MEZELER Mezoterapi miyom Moda mutfak dantelleri mutfak onlugu Mutfak Takımı Nakış nehir nem nostalji nymphe oda dantelleri organik tampon orguler orman ortadoğu ortu oya oya modelleri oya örneği oya örnekleri oya resimleri oyalar Önlük örgü örgüler ÖZEL SOFRALAR pancake parlaklık parlatıcı PASTALAR pedal permakültür pide pike PİLAV ve MAKARNALAR PRATİK ve ŞIK SUNUM ÖNERİLERİ rahim ağzı kanseri ramazan regl renk ruj saç Saç bakımı Sağlık sağlıklı yaşam sahil SALATALAR salon salon dantelleri sanat halleri sarıkız sehba sehpa dantelleri sehpa örtüleri selen çağlayık eloğlu sigara sipariş somentabl söyleşi su susleme şahmeran Takı TATLI HAMUR İŞLERİ TATLILAR Televizyon tepsi danteli tepsi ortusu termoplastik elastomer tığ oyaları tığ oyası örnekleri tiryaki toplu tulbent oyasi TUZLU HAMUR İŞLERİ upcycle uturuki VİDEOLU TARİFLER yastik Yaşam yatak odası dantelleri yazma oyaları yemek yemeni oyaları yıkanabilir ped yiyecek yiyecek; meyve; sağlık; ağrıkesici YÖRESEL LEZZETLER yürüyüş zayıflama zayıflamak zencefil ZEYTİNYAĞLILAR

12:04
Lale Oyali Tulbent


Daha once denemek isteyip de denk getiremedigim bir oya ornegi bu. Yapmasi kolay; dort kenari da bittikten sonra kalan ipime gore belki lalelerin aralarina ufak yaprak gibi birsye de eklemek istiyorum. Yurtdisinda yasamanin zorlugu da bu; ip bittigi dakika ancak bir sonraki Turkiye tatiline kadar isler yarim kaliyor. :)

Tahinli Rulo Çörek

DİYET DÜŞMANI, KALORİ BOMBASI :)
Sizi bilmem ama tahinli çörek deyince benim aklıma sadece böyle zararlı sıfatlar geliyor :)
Kalori deposu, yoldan çıkaran, rejim bozduran vs vs..
“E niye yaptın o zaman Müge” demeyin, “madem yaptın, eşe dosta ikram et, kendin niye bir oturuşta dört-beş tane yedin” hiç demeyin. :)
Tahin helvası, tahin-pekmez, Tahinli Kurabiye… Tahinin girdiği her şeyi seviyorum işte ötesi yok. :)

Tahinli Rulo Çörek çok ama çok uzun zamandır aklımda olan bir tarif. Yalan yok çokça da araştırmasını yaptım, sayısız dergi, kitap karıştırdım. İnternette uzun uzun aradım. Pek çok tarif okudum, inceledim.
Lakin hayalimdeki tarife ulaşamadım. Rulo çörekler hep rulo yapıldıktan sonra dilim dilim kesilen ve o şekilde pişirilen görüntüde idiler.
Benim hayalim ise; pastanelerde satılan tahinli rulo çörekti. Hani şu rulosunu koparıp koparıp yediğimiz, tel tel ayrılan, tahinin ıslak kıvamını değil sadece tadını hissettiğimiz…
Hatta işi iyice abartıp, bir pastane ile muhabbete girerek tariflerini istemeyi bile düşündüm.
Ama gerek kalmadı çok şükür :)
Birkaç gün önce internette; “pastanede satılanlar gibi tahinli çörek” şeklinde azimli! aramalarım sonucu “işte bu!” dediğim tarife rastladım.
Sevgili Aynur Arslan’ın blogunda yapılış şeklini de görünce; “tamamdır” dedim. Yapılış aşamaları kesinlikle ilham vericiydi çünkü. Üstelik diğer tüm tariflerin aksine margarin ile değil sıvıyağ ile yapılıyordu...

Ben hamurunda ve mayalanma aşamalarında bazı değişiklikler yaptım. Sarım şekli olarak ise en önemli önerim; rulo haline getirirken sıkı değil çok gevşek şekilde sarmanız.
Böylelikle mayalanma ve pişme sırasında yukarı doğru tepecik şeklinde değil, yanlara doğru genişleyerek, düz bir şekilde pişecekler.
Benim kullandığım tahin uzun zamandır kavanozda beklediği için inanılmaz sertleşmişti. İçine şeker ve birazcık ılık süt ekledikten sonra kavanozun içinde mikser ile çırparak ancak biraz yumuşatabildim.
Bunun tek iyi yanı; hamurun üzerine sert bir krema gibi rahatça sürebilmem oldu. Kenarlarından akma gibi bir sorun yaşamadım yani.
Eğer siz taze ve akışkan bir tahin ile yapacaksanız; hamuru rulo yaptıktan sonra, mutlaka uçlarını sıkıca büzün ve öyle mayalanmaya bırakın.
Bu tarifi en kısa zamanda şeker yerine pekmez ile deneyeceğim. İlk deneme orijinal hali ile olsun istedim :) Tahin pekmezli de muhteşem olacak diye düşünüyorum.
Hatta bu hamur aynı yapılışı aşamaları ile nutellalı ya da evde hazırlayacağımız bir çikolatalı krema ile de şahane olabilir.
Üzeri için isterseniz yumurta sarısı kullanabilirsiniz. Ben çok uzun zamandır ne böreklerin ne hamur işlerinin üzerine yumurta sarısı sürmüyorum, oluşan o ince kabuğun tadı nedense hoşuma gitmiyor.
Böreklerin içine ve üstüne sadece yağlı su, çöreklere de yoğurt ve pekmez sürüyorum.
Bu nefis çöreği; çocuklara bol bol, büyüklere azar azar ikram etmeniz önerisi ile tarife geçiyorum :)

Malzemeler

Hamuru için;

  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Ilık Süt

  • ½ Su Bardağı (100 ml.) Sıvı Yağ (fındık yağı kullandım)

  • 3 Yemek Kaşığı (tepeleme) Şeker

  • 1 Çay Kaşığı (silme) Tuz

  • 1 Paket (instant) Kuru Maya

  • 1 Adet Yumurta

  • 4-5 Su Bardağı Un


İç Harcı için;

  • 1,5 Su Bardağı Tahin

  • 2 Çay Bardağı (8 Yemek Kaşığı) Şeker


Üzeri için;

  • 1 Yemek Kaşığı Yoğurt

  • 2 Yemek Kaşığı Pekmez

  • Susam

Yapılışı

  • Derin bir kapta 3 su bardağı un, şeker, tuz ve kuru mayayı karıştırın.

  • Ilık süt, sıvıyağ ve yumurtayı ekleyin. Yoğurmaya başlayın.

  • Azar azar un ekleyerek, ele yapışmayan, yumuşak bir hamur yoğurun.

  • Hamurun üzerini örterek, 10-15 dk. dinlendirin.

  • Dinlenen hamuru, limon büyüklüğünde 15 parçaya ayırın.

  • İç harcı için; tahin ve şekeri iyice çırpın.

  • Her parçayı, hafifçe unlanmış tezgahta pasta tabağı büyüklüğünde açın.

  • Üzerine tahinli harçtan, her yerine dağılacak şekilde, 2-3 yemek kaşığı kadar sürün.

  • Hamuru rulo yapın ve uçlarını büzerek kapatın.

  • Tüm hamuru bu şekilde tamamlayın ve yağlanmış tepsiye dizin.

  • Üzerini örterek ılık bir ortamda 1 saat mayalandırın.

  • Mayalanan ruloları, yaklaşık 50-60 cm. olacak şekilde iyice uzatın.

  • Kendi etrafında çok gevşek bir şekilde sararak, yuvarlak rulo haline getirin.

  • Hafifçe yağlanmış tepsiye 1 cm. aralıklar ile dizin.

  • Üzerlerine yoğurt ve pekmez karışımından sürün ve susam serpin.

  • Hiç bekletmeden 190 derece ısınmış fırında, 20-25 dk. üzeri ve altı iyice turuncu olacak şekilde pişirin.

Tahinli Rulo Çörek

Bir çok hastalığa iyi gelen hayıt, en çok erkeklerdeki cinsel isteği azaltmasıyla ünlenmiştir. "Namus ağacı", "rahip biberi" adları bu özelliğini anlatır. Homeros'un İlyada destanında namus simgesi olarak geçer. Hayıtın şifası için kullanımı yaklaşık 2500 yıl geriye gider. İ.Ö. 450 yılında Hipokrat'ın hayıtın yaraları iyileştirici özelliğine değinmesinden beri bu otun erkeklerde cinsel isteği azaltıcı, kadınlarda hormon dengeleyici etkisi ön plana çıkarak, kullanımı günümüze kadar gelmiştir. 1200 tarihli Fars tıp kitaplarında hayıtın 'zaptedilemez rahim enerjisi' olarak tanımlanan, isteriyi iyileştirici özelliklerine değiniliyor. Mısır'daki pazarlarda hala bu rahatsızlığa karşı satışı yapılıyor.Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği web sitesinde hayıtın özellikle üreme sistemi sağlığında kullanımı hakkında detaylı bilgi bulabileceğiniz bir yazıyı paylaşmak istedik.



http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=74



Plants for a Future (Gelecek için bitkiler) örgütünün kurucusu Ken Fern eski bir videosunda eşinin doğuştan kısır olmasına rağmen hayıt tohumu kullanarak çocuk sahibi olduğunu söylüyor. Permakültür Bitkileri isimli video izlenmeye değer.

Köfteli İslim Kebabı

YAZ GELDİ, PATLICAN BAŞKÖŞEYE YERLEŞTİ… :)
Gerçektende öyle, bendeki bu patlıcan sevdası; bitmez, tükenmez :)
Blogda şöyle bir istatistik yapmaya kalksam patlıcanlı tarifler açık ara öne çıkar sanırım.

Köfteli islim kebabını;
Tavuklu Mantar Dolması tarifinde söz ettiğim üzere Selahattin Abi ile birlikte hazırladık.
Daha doğrusu ben malzemeleri hazırladım, tüm yoğurma, pişirme işlemlerini o yaptı.
Sadece malzemeleri verip, gerisini tarif etme konusu, Kurabiye eğitimleri nedeniyle fena alışkanlık yaptı bende :) yardımcısız çalışamaz oldum artık :)

İslim kebabının orijinali parça et ile yapılıyor. Ancak internette şöyle bir dolaşınca neredeyse et ile yapılan tarif yok gibi, herkes köfteli yapmış…
Ve bu şekilde bence de çok daha lezzetli ve hafif oluyor…
Tarifler hemen hemen aynı ancak ben hepsinin lezzetinin farklı olduğunu düşünüyorum çünkü bana göre her kadının köftesinin lezzeti başkadır.
“Aynı malzemeler bile olsa, elin hatta evin lezzeti geçer köfteye” der annem, haklıdır da…
Köfteye çok uzun zamandır yumurta koymuyorum, kendi köfte tarifinizde yumurta var ise ve memnunsanız ekleyebilirsiniz, damak zevkinize kalmış.
Karbonat ise mutlaka ekliyorum, karbonatlı köfteler çok daha pufidik ve yumuşak oluyor.
Ekmeği ıslatmak köftenin kıvamını epey yumuşatıyor, “yoğurmakta zorlanırım” derseniz ufalanmış, kuru, bayat ekmekte koyabilirsiniz ancak ıslanmış ekmek ile köfte daha yumuşak oluyor.
Yemeğin; köftelerini ve patlıcanlarını dört beş saat önceden kızartıp, hazırlayıp, servisten hemen önce sosunu dökerek fırınlayabilirsiniz. Bir gece önceden yapmanızı ise çok önermiyorum.
Şeklini neden klasik bir şekilde sarmak yerine, kuş yuvası gibi yaptığıma gelince :)
Bu şekilde pişerken, domatesin suyu ve domates sosu, köfte ile temas ediyor ve çok daha lezzetli
oluyor…

Malzemeler (7-8 Adet için)

  • 4-5 Adet (ince-uzun) Kemer Patlıcan

  • 2 Adet (orta boy) Domates

  • 2 Adet Çarliston Biber

Köftesi için;


  • 300 Gr. (orta yağlı-köftelik) Kıyma

  • 1 Adet (orta boy) Kuru Soğan

  • 3-4 Dilim Bayat Ekmek İçi

  • 2-3 Dal Maydanoz

  • 1 Tatlı Kaşığı Biber Salçası

  • 1 Tatlı Kaşığı (silme) Kimyon

  • 1 Tatlı Kaşığı (silme) Köfte Baharatı

  • 1 Çay Kaşığı (tepeleme) Karbonat

  • Tuz-Karabiber

Sosu için;


  • 1 Adet (rendelenmiş) Domates

  • 1 Tatlı Kaşığı Biber Salçası

  • 1 Çay Bardağı Su

  • 2-3 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ

  • 1 Diş Sarımsak

  • 1 Çay Kaşığı Şeker

  • Tuz

Yapılışı


  • Öncelikle köfte için; ekmekleri ıslatın ve suyunu iyice sıkın.

  • Soğanı rendenin ince tarafı ile püre şeklinde rendeleyin.

  • Maydanozları ince ince kıyın.

  • Ekmek, soğan, kıyma, maydanoz, salça, kimyon, köfte baharatı, karbonat, damak zevkinize göre tuz, karabiberi karıştırın ve iyice özleşinceye kadar yoğurun.

  • Köfte hamurundan, iri parçalar koparıp yuvarlayın ve üstüne hafifçe bastırın.

  • Çok az yağlanmış teflon tavada (ya da fırının ızgarasında) önlü arkalı kızartın.

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyun ve uzunlamasına dilimleyin. Her bir dilimi de ikiye bölün.

  • Tuzlu suda yarım saat kadar bekletin, suyunu sıkın.

  • Patlıcanları kızgın yağda hafif turuncu olacak şekilde, önlü arkalı kızartın. Bir kağıt peçete üzerine alarak fazla yağını çekmesini sağlayın.

  • Patlıcanlara, içine bir köfte koyarak (videoda gösterilen şekilde) kuş yuvası gibi şekil verin.

  • Üzerine bir dilim domates ve biber koyun.

  • Sos malzemelerini kısık ateşte 3-4 dk. pişirin.

  • Sosu patlıcanların üzerine gezdirin ve önceden ısıtılmış 190 derece fırında 10-15 dk. (domatesler ve biberler pişinceye kadar) pişirin.

  • Fırından çıkınca üzerlerine kekik serpin ve sıcak servis yapın.

Köfteli İslim Kebabı

Ne olur ne olmaz, belki yorumlarda sarım şekli ile ilgili sorular gelebilir diye önlemimizi baştan aldık. :)
Selahattin Abi bir tane örnek hazırladı, eşimde kayda aldı. Ben güya “Selahattin Abi sen süper yapıyorsun, videoda da sen olmalısın” desem de yine çenemi tutamamışım :)
Kenardan kayınvalide kıvamında burnumu sokmuşum :) Önce sesimin yerine bir müzik mi koysam o bölüme diye düşündüm ama sonra vazgeçtim, ne yapayım bende böyleyim işte :)


03:30







Beğendiğiniz bikini ya da mayo ne kadar modaya uyuyor olsada eğer üzerinizde güzel durmuyorsa almak için bir kere daha düşünün..



Her yaz en nefret ettiğiniz dönem bikini alışverişine çıktığınız dönemse, kendinize uygun bikiniyi bulabilmeniz için size yardımcı olabiliriz... Başlamadan önce şunu söylemek istiyoruz, ne kadar güzel olduğunuzun farkına varın. Alışverişe çıktığınızda 36 beden olmadığınız için kendinize hiçbir şeyi yakıştıramıyorsanız, bunu yapmaktan vazgeçin. Kendinize güvenin. Ve tabii ki tavsiyelerimize kulak verin...



Şüpheye düştüğünüz her zaman görünümünüzü aksesuarla süsleyin.



Victoria Secret Melekleri'nden Alessandra Ambrosio işi ve moda çekimleri dolayısıyla bikini ve mayo içinde hepimizden daha fazla zaman geçiriyor. Ve bikinilerin içinde rahat etmenin en kolay yolunun aksesuar kullanmak olduğunu söylüyor. "Ben şirin elbiseleri ve işlemeli üstleri çok seviyorum, ve tabii ki güneş gözlüklerini... " Ambrosio'ya göre harika bir plaj şapkası ve tüm ıvır zıvırınızı taşıyabileceğiniz şık bir plaj çantası da olmazsa olmazlar arasında... Alessandra'nın birkaç tavsiyesi daha var; "Eğer kalçalarınıza güvenmiyorsanız, trendy bir pareo ile kamufle edebilirsiniz. Eğer dikkatleri göbeğinizden uzaklaştırmak istiyorsanız, çok renkli ve dikkat çekici bir plaj çantası alın. İnanın kimse dikkatini ondan alamayacak... "



Eğer yediğiniz onca yemek yüzünden karnınız şiş görünüyorsa, mayo alışverişi yapmak pek de eğlenceli bir deneyim olmayacaktır. Bunun yerine bikini alışverişine sabah ya da öğleden sonra, yani yemek yemeden ya ada öle yemeğinden birkaç saat sonra çıkın. Ayrıca bikini denerken soyunma odalarındaki rahatsız edici ışığın plajdakiyle aynı olmayacağını unutmayın. Plajda daha güzel görüneceksiniz...



Mayonuzun duruşu ve fiziğiniz güzel bir görünüm için mutlaka önemli faktörler. Fakat modacılara göre güzel görünmenizi sağlayan bir diğer faktörde, nasıl taşıdığınız. Bu nedenle deneme yaparken içinde rahat etmediğiniz bikini ya da mayoyu almayın. Çoğu zaman, özellikle arkadaşlarımızla alışverişe gittiğimizde, bize üzerimizde çok güzel durduğunu söyledikleri şeyler aldırırlar, ama biz onlarla rahat etmediğimiz için asla giymeyiz. Bikini alırken bu hataya düşmeyin.



Eğer beğendiğiniz mayo üzerinize tam olarak uymuyorsa, onu almayın. Her ne kadar güzel bir stili olsa ve çok trendy olsa bile... Unutmayın, eğer üzerinizde güzel durmuyorsa, model kaybolmuştur. Ve eğer model kaybolmuşsa, ne kadar trendy olduğunun hiçbir önemi yoktur.



Bronz bir ten birçok şeyden daha fazla kendimize güvenmemizi sağlar. Bu yüzden saatlerce güneşin altında yatıp rengimizi bir ton da olsa koyulaştırmak için uğraşırız. Eğer bikini alışverişinize bronz bir tenle giderseniz, giydiğiniz şeyleri üzerinize daha rahat yakıştırabilirsiniz, üstelik renk seçeneğiniz de artar. Fakat güvenlik her zaman önce geldiği için, otobronzan kullanmanızı öneriyoruz.



Eğer doğallıktan yana ve hippi tarzına yakınsanız, pastel renkler ve gösterişsiz modelle seçin. Eğer süper sportif ve cesur bir tarzınız varsa, parlak renkli ve desenli mayoları giyebilirsiniz. Kendinize uyan bir modeli giydiğinizde, mayonun içinde çok daha iyi hissedeceksiniz. Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer kendinizi içinde rahat hissetmiyorsanız, ne kadar moda olduğunun hiçbir önemi yok!



Gerçek hayatta (magazin ya da erkek dergileri kapakları dışındaki hayatta) birçok kadın 38 ve 42 beden arası. Yani 34 ve 36 beden kadınlar dergi kapaklarında ya da podyumlarda. Bu yüzden siluetiniz ve aslında olmayan fala kilolarınız için endişelenmenize gerek yok. Gerçek olan sizsiniz, onlar değil!

07:54 , , ,



Basit öneriler sayesinde saçlarınız 14 dakika sonra göz alacak





2 dakika yıkayın

Şampuanınızı saçlarınızın cinsine göre seçmeye dikkat edin. Özel parlaklık veren formülleri tercih edebelirsiniz. Şampuanlama sonunda soğuk suyla uzun uzun durulayın. Duruladığınız suya bir parça da sirke ilave edin ya da bu işlem için özel olarak satılan durulama sirkelerinden uygulayın.



3 dakika nemlendirin

Şampuan yaptıktan sonra saçlarınızı derinlemesine besleyecek nemlendirici bir balsam uygulamanız gerekli. Ürünü saçlarınızın kökünden uçlara kadar parmaklarınızın ucuyla masaj yaparak yaymanız sizi istediğiniz parlaklığa bir adım daha yaklaştıracaktır.





4 dakika sıcak ve soğuk kurutma

Yıkamadan sonra fırçayla kıvırmaya çalıştığınız uzun saçlarınızı önce sıcak fönle kurutun. Bir sonraki aşamada ise buklelerinizi ters yöne kıvırarak bir yandan da soğuk fön tutun. Bu değişimli sıcak-soğuk hava akımı, farklı renkteki saç tutamlarınızın hem şekillerini korumalarını sağlar hem de biraz daha parlamalarını...



2 dakika İyice fırçalayın

Gün içinde maruz kaldığı toz, hava kirliliği gibi etkenlerin izlerinden kurtulmanın en iyi yolu yatmadan önce saçlarımızı fırçalamak. Büyükannelerimizin “Sağlıklı saçlar için günde 100 fırça darbesi” öğütlerini bir kenara bırakın. Her zaman önce uçlardan başlayın, sonra yavaşça karışmış bölgelere doğru ilerleyin. Sert davranırsanız saçlarınızın dokusu kırılıp, zarar görür. Bu da ışıl ışıl parlamalarını engeller.



3 dakika da boyayın

Saçlarınızın her noktasının ışıl ışıl parlamasını mı istiyorsunuz? O zaman parlaklığı garanti olan, farklı renklerin birleşiminden oluşan pigmentler içeren boyalara başvurun! Kendi ten renginize en yakın olan geçici ya da yarı geçici bir rengi seçin. Ürünü talimatlarına göre uygulayın, 3 ya da 4 dakika saçınızda bırakın. Ancak bu sihirli değneği gereğinden fazla kullanmamaya dikkat edin. Çünkü yapay pigmentler mutlaka saç dokusuna zarar verecektir.

04:39
Tavuklu Mantar Dolması

ÇOK AMAÇLI BİR İÇ HARÇ DAHA… :)
Tavuklu mantar dolması; geçen haftanın öğle yemeklerinden biri…
Tam bir mutfak aşığı olan; sevgili Selahattin Abi ile ortak yapımımız :)
Selahattin Abi, mutfağı öyle çok seviyor ki elinden gelse hiç çıkmayacak, sabah, öğle, akşam nefis yemekler hazırlayacak ama maalesef önünde ciddi bir bariyer var :)
“Mutfağıma benden başkası girmesin” prensibinde olan eşi Serpil ablamız :)
Bende onun bu aşkını yakınen bildiğim için her fırsatta mutfağıma davet ederim :)
Geçen hafta hep birlikte, hem bu mantar dolmasını hem de nefis bir İslim Kebabı yaptık…
İnanılmaz eğlendik, güldük, biz pişirdik eşim fotoğrafladı hatta İslim kebabının bir bölümünü videoya bile kaydetti. Düzenlemeleri biter bitmez, bir sonraki yayın o olacak inşallah :)

Tavuklu mantar dolmasının orijinal tarifi Şef Serkan Bozkurt’a ait…
Ev sahipliğini yaptığım KRC Marifetli Set etkinliğinde hazırlamıştı.
O zamanda tadı damağımda kalmıştı ama yapmak bugüne kısmet oldu :)
Orijinal tarifte; şef, iç harcı çiğden hazırlamış ve yemeği buharda pişirmişti. Tadı gerçekten olağanüstü idi, pişmez sandığım tavuklar lokum gibiydi :)
Ben hem ofiste buharlı pişirme aparatım olmadığı için, hem daha da lezzetli olacağını düşündüğüm için, iç harcını pişirerek hazırladım.
Selahattin Abi sayesinde minik minik doğrama yönünden de bir sıkıntı yaşamayınca! gayet lezzetli bir ara sıcak keşfetmiş olduk :)
Mantar çok kolay pişen bir sebze olduğu için iç harcı önceden hazırlamakta mantıklı oldu. Yalnız yorumlarda siz sormadan ben söyleyeyim; “tavuğu bir gün önceden hazırlayıp, misafir geleceği zaman mantarları doldurup, fırınlasak olur mu?” derseniz, bence olmaz. Çünkü tavuk piştikten sonra bekleyince tadı ağırlaşıyor ve güzel olmuyor. Mümkün olduğunca servise yakın hazırlamanızı öneririm.

İç harcı başlıkta da söylediğim gibi gerçekten çok amaçlı :) Pişirip tadınca beni daha iyi anlayacaksınız.
Bu harcı hazırlayıp, lavaş ile dürüm yapabilirsiniz mesela, rüya gibi olur!
Hamburger ekmeği ya da istediğiniz bir ekmeğin içine koyarak şahane sandviçler yapabilirsiniz.
Üzerine biraz kaşar peyniri serperek, peynir eriyinceye kadar fırına verip ana yemeklerin yanında servis edebilirsiniz.
Ve en güzeli; Hünkar Beğendi’nin patlıcanlı beğendi kısmını hazırlayıp, üzerine tavuklu harcı ekleyerek, Tavuklu Hünkar Beğendi yapabilirsiniz :)

Malzemeler (ortalama 12 adet için)

  • 12 Adet (iri) Mantar

  • 2 Parça (kemiksiz, derisiz) Tavuk But Eti

  • 4-5 Adet Kurutulmuş Domates

  • 1 Adet Sivri Biber

  • 2-3 Yemek Kaşığı Zeytinyağ

  • 1 Tutam (kuru) Biberiye

  • 1 Tutam Kekik

  • Tuz

  • Karabiber

Yapılışı

  • Mantarların saplarını koparın ve iyice yıkayın.

  • Kurutulmuş domatesleri 10 dk. kadar kaynar suda bekletin, süzün.

  • Tavuk etini, domatesleri ve sivri biberi (tavla zarı büyüklüğünde) minik minik doğrayın.

  • Doğradığınız et, domates ve biberleri; zeytinyağ, tuz, karabiber ve biberiye ile iyice karıştırın.

  • Karışımı orta ateşte sürekli karıştırarak, tavuklar pişinceye kadar (7-8 dk.) kavurun.

  • Ateşi kapatın, kekiği ekleyin ve karıştırın.

  • Hazırladığınız harcı mantarların içine pay edin.

  • 190 derece fırında 10-15 dk. pişirin.

  • Mutlaka sıcak servis yapın.


Not: Kurabiye ve Pasta Kursu’nun Haziran 2011 Takvimi belli oldu. Detaylar için yapmanız gereken; mugehuner.com a bir göz atmak sadece :)

11:54 ,
Kurdela Isli Havlu

Gene evde kalan malzemeleri degerlendirdim, havluya da dikince ise yaramayan artiklar hediyelik havlu olarak geri donusume ugradi.

08:01

Her zaman gittiğim bi tuhafiye vardır, oradan aldım bu şirin seyehat dikiş kutusunu. Bayağa dikiş yaparsın makas var sökme aparatı, iğne, çengel iğne... bi kumaş yok :) o kadar yani.
Rengine vuruldum almadan edemedim...



Görünce bizim kızlardan çığlık eşliğinde şöyle bi ses çıkacak " banaadaaaa aaaall, benda isteeeiiiiiiim, ablaaa banada yollasana " gibi...
Bizi tanıyanlara soruyorum sizce hangisini hangisi der?

Doğru cevap;
Esra; abla banada yolla...
Havva; benda istaiiim...
Esin; banada aaall...
Zeynom olsa "vütfennn vütfeeen" diyerek ona lazım olmasada sırf oynamak için onu bana aldırtırdı...
Esmam gözleri kalp kalp olur tüm şirinliği ile " ayyy ne kadar güzel bişey" diyerek kibarca yerine koyar bende bu duruma dayanamaz ona alırdım bu kutudan :)
Candayım olsa henüz konuşamıyo ama eğer bu şey çaydanlık olsaydı ona yapişırdı ve mecburen elinden alamayacağımızdan yine almak zorunda kalırdık, buna bakacağını bile sanmıyorum :)))




04:05

Kayboldum...
Yeşim hanımlar bana bereket getirdi. Soluksuz çalışıp biiiir çook önlük diktim...
Şimdi Başak hanımın kayınvaldesi, kızkardeşi ve eşi için dikiyorum...






Çiğ Börek (Yağ Mantısı)

NAMI DİĞER; YAĞ MANTISI…
Bu tarif, Necla Abla’nın çay sofrasından beri aklımda... En kısa zamanda bende yapmak istiyorum demiştim hatırlarsanız.
Aslında Necla abla gibi yufkadan yapacaktım ama bugün ofiste biraz bol vaktim olunca hamurunu elimde açıvereyim dedim :)

Bazı yemekler; insanın hafızasında bir anıyı canlandırır diye düşünüyorum, örneğin sadece memleketinize gittiğinizde yediğiniz, başka nerede yerseniz yiyin aynı lezzeti bulamadığınız bir yöresel tat gibi…
İşte çiğ börek benim için böyle bir tat… Çiğ börek demek, benim için; babaannem demek, Erdek demek…
Küçükken, yazları Erdek’e gittiğimiz ilk gün, daha sokağın başında karşılardı bizi kokusu…
Zaten bilirdik, babaannem, babam çok sevdiği için çiğ börek yapıyordur ama kokuyu duyunca emin olurduk sanki :)
Bahçeden içeri girdiğimizi kapıdaki çıngırak sayesinde duyar, başındaki beyaz tülbenti uçuşa uçuşa kapıya çıkardı.
“Alla, kimler gelmiş!!, alla ciğerimin köşesi geelmişşş!” :) diyerek önce babama sonra bizlere sarılırdı.
Ayçiçek yağı, fındık yağı falanda bilmezdi, tanımazdı, zeytinyağı kazanına kepçeyi daldırıp doldururdu tenceresini. Zeytinyağı dumanından göz gözü görmezdi mutfakta :) ama ya lezzet; aman Allahım!!
Elimizi yüzümüzü yıkayıp hemen yemeğe başlardık sıcak sıcak.
İnanın bu satırları yazarken bile tadı damağımda sanki…

İşte ben bugün canım babaannemi anarak, ruhuna dualar ederek ve gözlerim nemlenerek hazırladım bu çiğ böreği.
Onunki kadar lezzetli oldu mu? Tabi ki hayır, yanından bile geçemedi…
Ama ne yapalım idare edeceğiz :)

Ufak tefek notlara gelince; ben göze daha hoş görünsün diye minik üçgenler şeklinde hazırladım ama bu şekilde orijinal tadını biraz kaybetti bu nedenle size mümkün olduğunca iri parçalar halinde yapmanızı öneriyorum. Tarifte de bu nedenle, “fincan tabağı büyüklüğünde kesin” dedim.
İç harcında soğanı ne kadar bol tutarsanız, harç o kadar sulu olur ve buda lezzetle doğru orantılı bence :) Tuz ve karabiberini de bolca koymanızı öneririm.
Seviyorsanız harcına çok ince doğranmış sivri biber ya da maydanozda ekleyebilirsiniz.
Üzerine sarımsaklı yoğurt ve salçalı sos eklediğinizde yağ mantısı haline geliyor ama isterseniz yoğurtsuz da börek gibi pekala yenebilir. Yanında çay ya da ayran mükemmel olur :)
Pişer pişmez sıcak sıcak yiyin dememe de gerek yok sanırım :) Biraz bekleyip soğuyunca hamur ağırlaşıyor çünkü…

Malzemeler

Hamuru için;


  • 2,5 Su Bardağı Un

  • 1 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Tuz

  • 1 Adet Yumurta

  • 1 Paket (instant) Kuru Maya

  • 1 su bardağı (200 ml.) Ilık Su

İç Harcı için;

  • 200 Gr. (az yağlı) Dana Kıyma

  • 1 Adet (iri) Kuru Soğan

  • Tuz

  • Karabiber

Salçalı Sosu için;

  • 2 Tatlı Kaşığı Biber Salçası

  • 2-3 Yemek Kaşığı Zeytinyağı

  • 1 Çay Bardağı Su

  • Tuz
    ve
    Sarımsaklı Yoğurt


Yapılışı

  • Derin bir kapta un, tuz ve kuru mayayı karıştırın. Yumurtayı ve ardından azar azar suyu ekleyerek 4-5 dk. yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun. (hamur elinize yapışsa bile un eklemeyin, yoğurarak toparlanmasını sağlayın)

  • Üzerini örterek ılık bir ortamda 45 dk. mayalanmaya bırakın.

  • Soğanı çok minik yemeklik doğrayın. Kıyma, soğan, tuz ve karabiberi birlikte yoğurun.

  • Salçalı sos için; su, yağ, salça ve tuzu karıştırın ve kısık ateşte 2-3 dk. pişirin.

  • Hamur mayalanınca tezgaha alın ve gazının çıkması için 1-2 dk. daha yoğurun.

  • Hamurdan limon büyüklüğünde bezeler koparın ve unlanmış tezgahta açabildiğiniz kadar ince açın. Bir çay fincanı tabağı ile yuvarlak kesin.

  • Kıymalı harçtan 1 yemek kaşığı kadar hamurun üzerine yayın ve hamuru (yarım ay şeklinde olacak şekilde) ikiye katlayın.

  • Bu şekilde hamur bitene kadar hazırlayın ve unlanmış bir masada biriktirin. (bu şekilde börekler biraz daha mayalanmış olacak)

  • Sıvı yağı kızdırın ve börekleri arkalı önlü çok fazla turuncu hale gelmeden kızartın.

  • Sarımsaklı yoğurt ve salçalı sos ekleyerek servis edin.

Nohutlu Pilav

NOHUT YEMEĞİNİN BONUSU :)
Doğum günü kızı hala şımarık… Hala gerçek dünyaya dönemedi. :)
Salı gününden (hatta bir hafta öncesinden ) başlayan tüm ülkede ve dış temsilciliklerde kutlanan :) doğum günüm hala devam ediyor. Tam bitti bu coşku, “hadi Müge kendine gel diyorum” kapı çalıyor bir çiçek buketi, kapı çalıyor kocaman bir kargo paketi!
Bu hafta hem pasta hem kurabiye eğitimim olmasından dolayı öğrencilerin daha doğrusu misafirlerimin yaptığı jestlerde cabası! :)
Mutfakla pek ilgisi olmadığını söyleyen; Zeynep Hanım’ın, sırf benim doğum günüm için kendi elleriyle yapıp, süslediği ve getirdiği un kurabiyesini, hayatım boyunca unutmayacağım mesela :)

Bu aralar eğitimler ve kendi kendime yaptığım çalışmalar nedeniyle mugehuner.com a epey malzeme çıkıyor ama Hünerli Bayanlar’ın boynu biraz bükük :)
Ama bu konuyu; sizinle aramızda konuştuk hallettik, Haziran sonuna kadar beni idare edeceksiniz söz verdiniz :)

Ofis mutfağında pişen, basit ama temel tariflere devam diyelim. Nohutlu Pilav pek çok kişi için kolay ötesi bir tarif ama olsun. Arşivimde olsun istedim. :)
Nohutlu pilavın benim için tek olmazsa olmazı; nohutların kabuklarının soyulması. Kesinlikle çok daha güzel oluyor bu şekilde. Daha parlak, daha temiz görünümlü bir pilav oluyor.
Tamam, kabul ediyorum biraz el oyalayıcı ama Nohut Salatası yaparken koca bir tabak nohudun kabuklarını soymaya da alışkın olduğum için, pilav için olanı bana kolay bile geldi :)
Bir diğer konuda bulyon konusu. Eğer bulyona karşı değilseniz ve pilavda tadını seviyorsanız tavuk yerine et bulyon kullanmanızı öneririm. Böylelikle daha ağır Osmanlı tarzı bir pilavınız oluyor :)

Yapılışı neredeyse temel pilav tarifi ile birebir aynı. Sadece birazcık yağını arttırıyorum çünkü nohut yağın büyük kısmını çekiyor. Ama siz damak zevkinize göre tabiî ki yağı azaltabilirsiniz.
Bu pilavı; aynı aşamaları izleyerek nohut yerine konserve mısır ekleyip, mısırlı pilav haline getirebilirsiniz. Benim en çok yaptığım pilav, mısırlı pilavdır bu arada :)

Malzemeler

  • 2 Su Bardağı Pirinç

  • 3 Su Bardağı (600 ml.) Kaynar Su

  • 1 Su Bardağı (haşlanmış) Nohut

  • 1 Çay Bardağı Sıvı Yağ

  • ½ (yarım) Limon

  • Tuz

  • ½ Çay Kaşığı Şeker

  • 1 Adet Et Bulyon


Yapılışı

  • Öncelikle pirincin üzerine 1 tatlı kaşığı tuz ve iri parçalar halinde doğradığınız limonu serpin. Üzerini bir parmak geçecek kadar kaynar su ekleyin ve 1 saat bekletin.

  • Pirinci akan suyu berraklaşıncaya kadar iyice yıkayın ve süzün.

  • Teflon tencereye yağı koyun ve ısıtın. Pirinci ekleyin ve 3-4 dk. bazı pirinçlerin uçları şeffaflaşıncaya kadar kavurun.

  • Ayrı bir kapta; kaynar su, bulyon, şeker, pirinci ıslattığınız limonların suyu ve tuzu karıştırın.

  • Kavrulan pirinçlerin üzerine sulu karışımı ekleyin. Bir kez karıştırın.

  • Kabukları soyulmuş nohutları da hemen ekleyin ve yine bir kez karıştırın.

  • Tencerenin kapağı kapalı şekilde, orta ateşte 1 dk. daha sonra kısık ateşte 8-10 dk. pişirin.

  • Pilavın ortasına kaşığı batırıp, hafifçe itin, suyunu çekmiş ise olmuş demektir.

  • Ateşi kapatın ve kapağın altına bir kağıt havlu yerleştirin.

  • 10-15 dk. dinlendirin ve servis yapın.

MKRdezign

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget