Saçlarım ıslak çıktım evden, ondan mıdır bitmek bilmeyen hapşırmam? Serviste Justin Bieber çalıyordu, "kapatsak mı" dedim, dudak büktü servis şoförü, iyi mi? Çantamı attım koltuğa, başımı koydum masaya, düşün, düşün, aklım kocaman bir karman, çorman ormanında. Çok önemli bir evrakta hata yapmışım, nasıl hallederim kendi çapımda dedim ama yok, neyse cezası çekeceğiz artık. Dün ben evde değilken boya işleri bitirilmiş nihayet, boyacı bile benim evi boyamama razı olmamış anlaşılan, yoksa beni okuyor olabilir mi? Eğer okuyorsan "sağol", okumuyorsan "Yuh kardeşim ya, kaç gün beklettin bizi, ayıptır!" Bir de bu var değil mi, okuyanı tanıma hadisesi, özellikle yakın çevre. İş arkadaşların okuyorsa ofis dedikodusu yapamazsın, evdekiler okuyorsa aşk, fantezi dünyasının kapıları kapanır, eşin ya da sevgilin okuyorsa kavganı, canını sıkanı anlatamazsın, sıkıcı olurdu herhalde. Mesela, annem okuyor değil mi, "Anne, beni eleştirmeyi ve kısa eteklerim hakkında söylenmeyi bırakır mısın?" demek ne güzel ya da kayınvalideme " Anne, lütfen her bize geldiğinde, eşyaların yerini değiştirme, o kaşıkların öyle kalmasını istiyorum" demek ne rahatlatıcı, vallahi rahatladım!
Yorum Gönder
Click to see the code!
To insert emoticon you must added at least one space before the code.