Kıskançlık ne sinir bozucu, ne iç kemirici, ne kederliymiş. İçinde kurgular yaşıyorsun da, hangisi gerçek şaşırıyorsun, kurdukça kuruyorsun, içinden çıkamadığın koca bir labirenti, içinde büyütüyorsun. İnsan neden kıskanır; kendine güveni olmadığı için mi, karşısındakine karşı güveni olmadığı için mi, yoksa hiç tanımadığı üçüncü şahsa karşı duyduğu anlamsız rahatsızlık hissi yüzünden mi?
En sevdiğim kelime "sade" olabilir mi?
Kısa hikayelerimi yayınlayacağım blogumun alt yapısı hazır, heyecanlı olabilir miyim?
Biliyorsun gayet dalgalanmalı ruh halleri içindeyim. Çok çabuk sıkılıyorum. Sıcak diyarlardan, masal alemlerinden yeni döndüm, dönmek istemediğim halde. Ne sen keyif veriyorsun, ne de başka bir şey, sonsuz bir sıkılma hali bu sanırım. Pek iyi değilim anlayacağın! A birde canım hiç işe gitmek istemiyor, borsa ve ben birbirimiz pek endeks olamamışken, ne bu stresi çekeceğim ne de yerimden kıpırdayabileceğim. Sanırım tek istediğim pikeyi başıma çekip başka bir aleme dalmak.
Eğer boyacı yarın da gelmezse, gidip boya alacağım, ve evi kendim boyayacağım, o kadar yani!
Biraz önce Arnavut Kaldırımlarını dinledim, güzelmiş, ne çok şey hatırladım bir anda!
Yorum Gönder
EmoticonClick to see the code!
To insert emoticon you must added at least one space before the code.